Projet Babel forum Babel
Contact - Règles du forum - Index du projet - Babéliens
INSCRIPTION - Connexion - Profil - Messages personnels
Clavier - Dictionnaires

Dictionnaire Babel

recherche sur le forum
Le turc pour les francophones - Forum des langues turques - Forum Babel
Le turc pour les francophones
Aller à la page Précédente  1, 2
Créer un nouveau sujet Répondre au sujet Forum Babel Index -> Forum des langues turques
Voir le sujet précédent :: Voir le sujet suivant
Auteur Message
orhan



Inscrit le: 15 Mar 2005
Messages: 526
Lieu: Turquie

Messageécrit le Thursday 10 May 07, 7:23 Répondre en citant ce message   

-imek, olmak fiili haber kipi şimdiki zaman > v.être, présent. de l'ind.


ben ..im > je suis..
sen ..sin > tu es..
o ..dır > il (elle) est..
biz ..iz > nous sommes..
siz ..siniz > vous êtes..
onlar ..dır(dırlar)> ils (elles) sont..


-imek, olmak fiili haber kipi hikaye zamanı > v.être, imparfait. de l'ind.

ben ..dim > j’étais..
sen ..din > tu étais..
o ..dı > il (elle) était..
biz ..dik > nous étions..
siz ..diniz > vous étiez..
onlar ..dı(dılar)> ils (elles) étaient..

-imek, olmak fiili haber kipi gelecek zaman > v. être, futur. de l'ind.

ben ..cağım (olacağım) > je serai..
sen ..caksın(olacaksın) > tu seras..
o ..cak(olacak) > il (elle) sera..
biz ..cağız(olacağız) > nous serons..
siz ..caksınız(olacaksınız) > vous serez..
onlar ..caklar(olacaklar) > ils (elles) seront..

-imek, olmak fiili haber kipi -di li geçmiş zaman > v.être, p.comp. de l'ind.


ben ..oldum > j'ai été..
sen ..oldun > tu as été..
o ..oldu > il (elle) a été..
biz ..olduk> nous avons été..
siz ..oldunuz > vous avez été..
onlar ..oldular>ils (elles) ont été..


Ben buradayım>Je suis ici
Onlar neredeler?>Où sont-ils
Siz kimsiniz?>Qui êtes-vous?
Avukat olacağım. > Je serai avocat.
Bugün hava güzel olacak. > Aujourd’hui il fera beau.
Dün hava nasıldı? > Quel temps faisait-il hier ?
Dün (günlerden) neydi? > Quel jour étions-nous hier ?
Dün cumaydı. > Hier c'était vendredi.
Bugün ne? > Quel jour sommes-nous aujourd’hui ?
Bugün cumartesi. > Aujourd'hui c'est samedi.
Evvelki gün neydi? > Quel jour étions-nous avant-hier ?
Evvelki gün perşembeydi. > Avant-hier c'était jeudi.
Üç gün evvel (günlerden) neydi? > Quel jour étions-nous il y a trois jours ?
Üç gün evvel (günlerden) çarşambaydı. > Il y a trois jours c'était mercredi.
Yarın ne(dir)? > Quel jour serons-nous demain ?
Yarın pazar. > Demain c'est dimanche.
Öbür gün ne? > Après-demain c'est quel jour ?
Öbür gün pazartesi(-dir). > Après-demain c'est lundi.
Üç gün sonra (günlerden) ne olacak? > Quel jour serons-nous dans trois jours ?
Üç gün sonra (günlerden) salı. > Dans trois jours nous serons mardi.
Teşekkür ederim Bayım/Bayan/Küçükhanım. > Merci Monsieur/Madame/Mademoiselle.
Geçen ay hangi aydı? > Quel mois étions-nous le mois dernier ?
Geçen ay Nisandı. > Le mois dernier c'était avril.
Gelecek ay hangi ay olacak(-tır)? > Quel mois serons-nous le mois prochain ?
Gelecek ay haziran olacak(-tır). > Le mois prochain nous serons en juin.
Bu hangi ay? > Quel mois sommes-nous ?
Bu mayıs ayı. > C’est le mois de mai.
Bu gün hava nasıl? > Quel temps fait-il aujourd’hui ?
Bugün hava güzel. > Aujourd’hui il fait beau
Bugün hava soğuk ve yağışlı (yağmurlu). > Aujourd’hui il fait froid et pluvieux.
Bugün hava çok sıcak. > Aujourd’hui il fait très chaud.
O hasta oldu>Il a été malade.
Ben hep senin yanında oldum>J'ai été toujours près de toi.
yağmur yağıyor > il pleut
kar yağıyor > il neige
rüzgar esiyor > il vente
Ne (kadar) soğuk! > Que c’est froid !
Ne sıcak! > Que c’est chaud !
Ne güzel! > Que c’est beau !
Ne güzel şey! > Quelle belle chose !
Ne acıktım (ya)! > Que j’ai faim !
Ne susadım (ya)! > Que j’ai soif !
Ne korktum (ya)! > Que j’ai eu peur !
iyi > bien
çok iyi > très bien
aferin! > bravo !


Dernière édition par orhan le Saturday 15 Dec 07, 1:29; édité 1 fois
Voir le profil du Babélien Envoyer un message personnel
orhan



Inscrit le: 15 Mar 2005
Messages: 526
Lieu: Turquie

Messageécrit le Friday 11 May 07, 19:34 Répondre en citant ce message   

Edatlar > prépositions :

…nın üzeri/üzerini/üzerine/ üzerinde/üzerinden > sur…
…nın altı/altını/altına/altında/ altından > sous…
…nın önü, önünü, önüne, önünde, önünden >devant…
…nın arkası, arkasını, arkasına, arkasında , arkasından> derrière…
…nın yanı , yanını, yanına, yanında, yanından >, le côté de.. à côté de.., du côté de… , (près de…)
…nın yakını, yakınını, yakınına, yakınında, yakınından > le près de.., au près de..,près de…, du près de...
…nın karşısı, karşısını, karşısına, karşısında, karşısından > la face de..,à la face de.., en face de…, de la face de...
…nın içi, içini, içine, içinde, içinden >l'intérieur de..., à l'intérieur de…, de l'intérieur de...
de > dans…
…den sonra >après…
…den önce > avant …
…nın için > pour…
ile > avec…

dosyaları masanın üzerine bırak > mets les dossiers sur la table
dosyalar masanın üzerinde duruyor > les dossiers reposent sur la table
sandalyelerin altına bak > regarde sous les chaises
sandalyelerin altını temizleyin > nettoyez sous les chaises
evin önünde duralım > restons devant la maison
biz otelin arkasındayız > nous sommes derrière l’hôtel
o benim yanımda > il (elle) est près de moi
dükkanlar okulun karşısında(-dır) > les boutiques sont en face de l’école
elma ağaçları bahçede(dir)/bahçenin içinde(dir) > les pommiers sont dans le jardin/à l'intérieur du jardin
ben senden sonrayım > je suis après toi
sen benden öncesin > tu es avant moi
...-i sizin için satın aldım > j’ai acheté pour vous...
benimle gel (benim ile)> viens avec moi


Dernière édition par orhan le Thursday 21 Feb 08, 21:12; édité 4 fois
Voir le profil du Babélien Envoyer un message personnel
orhan



Inscrit le: 15 Mar 2005
Messages: 526
Lieu: Turquie

Messageécrit le Friday 11 May 07, 20:14 Répondre en citant ce message   

Pour la conjugaison des verbes regardez cette page:

http://www.verbix.com/webverbix/

sınıf>classe

...var>il y a...

Erkin anlatıyor(Erkin raconte):
Ben Atatürk ilköğretim okulunda öğrenciyim(Je suis élève à l'école primaire Atatürk). Okulda fransızca öğreniyoruz(A l'école nous apprenons français). Öğretmenlerimizin hepsi Türk(Tous nos professeurs sont Turc).
Sınıfta otuz altı (36) öğrenciyiz(Nous sommes 36 élèves dans la classe). Ben ön sırada oturuyorum(Je m'assois au premier banc). Kaan'ın sırasının yanındayım(Mon banc est près du banc de Kaan). Kaan pencerenin yanında oturuyor(Kaan s'assoit près de la fenêtre).
Sınıfıta üç pencere var(Dans la classe il y a trois fenêtres). Pencereler beyaz ve büyük(Les fenêtres sont blanche et grande). Duvarda pek çok resim asılı(Sur le mur sont attaché beaucoup d'images). Duvarda büyük bir yazı tahtası var(Sur le mur il y a un grand tableau noir). Tahtanın yanında bir lavabo var(Près du tableau il y a un lavabo). Lavabonun üstünde iki musluk var( Au dessus du lavabo il y a deux robinets). Bir köşede çeşitli ülkelere ait haritalar var(Dans un coin il y a des cartes de différente sorte de pays). Sınıfta kitap rafları var(dans la classe il y a aussi des rayons de livres). Raflar şimdi boş (Les rayons sont vides maintenant). Çünkü tatile giriyoruz(Parce que nous entrons aux vacances. Öğretmen kitapları topladı(Le professeur a ramassé les livres).
Öğretmen masası yazı tahtasının yanında(dır)( La table de professeur est près du tableau). Öğretmen masasının yanında büyük bir Türkiye haritası ile bir takvim var(Près de la table de professeur il y a une grande carte de Turquie et un calendrier). Sınıfımız birinci katta(Notre classe est au premier étage).
Öğretmenin adı Doğu(Le nom du professeur est Doğu). Doğu öğretmeni çok seviyoruz(Nous aimons beaucoup le professeur Doğu). O sempatik ve şakacı(Il est sympathique et taquin).
Her gün saat sekizde okula geliyoruz(Chaque jour à 8 h. nous allons à l'école). Sınıfa önce biz giriyoruz sonra öğretmen giriyor(D'abord nous entrons dans la classe et puis le professeur). Öğretmen giriyor ve bize "Günaydın" diyor(Le professeur entre et nous dit "Bonjour". Biz cevap veriyoruz: "Günaydın"(Nous répondons:"Bonjour").
Öğretmen çekmeceyi açıyor ve listeyi alıyor(Le professeur ouvre le tiroir et prend la liste). Listeyi okuyor: "Tuğrul"(Il lit la liste:"Tuğrul". Tuğrul cevap veriyor: "Buradayım" (Tuğrul répond: "Présent"). Sonra öteki öğrencilerin adlarını söylüyor: "Burçin" (Puis il dit les noms des autres élèves: "Burçin"). Arkadaşlar: "Burçin gelmedi" diyorlar(Les camarades disent:" Burçin n'est pas venue). Böylece yoklama bitiyor.(Ainsi l'inspection finit). Ders başlıyor(La leçon commence). Öğretmen ayakta, yazı tahtasının yanında duruyor(Le professeur debout, reste près du tableau). O dersi anlatıyor.(ıl racconte la leçon) Biz dinliyoruz(Nous écoutons). Sonra öğretmen öğrencilere soruyor(Puis le professeur demande aux élèves). Öğrenciler cevaplıyorlar(Les élèves répondent).
Zil çalıyor , bahçeye çıkıyoruz(La cloche sonne, nous sortons dans le jardin). Okuldan sonra eve dönüyoruz(Nous rentrons de l'école à la maison).


Dernière édition par orhan le Monday 12 Nov 07, 7:43; édité 4 fois
Voir le profil du Babélien Envoyer un message personnel
orhan



Inscrit le: 15 Mar 2005
Messages: 526
Lieu: Turquie

Messageécrit le Saturday 12 May 07, 8:22 Répondre en citant ce message   

Sorular ve cevaplar > Questions et réponses

Erkin ne yapıyor? > Que fait Erkin ?
Erkin anlatıyor. > Erkin raconte
Erkin hangi okula gidiyor? > A quelle école va Erkin ?
Erkin Atatürk ilköğretim okuluna gidiyor. > Erkin va à l'école primaire Atatürk.
Okulda ne öğreniyorlar? > Qu'est-ce qu'ils apprennent à l'école ?
Okulda fransızca öğreniyorlar. > A l'école ils apprennent le français.
Öğretmenler Fransız mı? > Les professeurs sont-ils français ?
Hayır, öğretmenlerin hepsi Türk. > Non, les professeurs sont tous turcs.
Onlar sınıfta kaç öğrenci? > Dans la classe combien d'élèves sont-ils ?
Onlar sınıfta otuz altı öğrenci. > Ils sont 36 élèves dans la classe.
Erkin nerede oturuyor? > Où s'assoit Erkin ?
Erkin ön sırada, Kaan’ın sırasının yanında oturuyor. > Erkin s'assoit au premier rang, près de la rangée de Kaan.
Kaan’ın sırası nerede? > Où est le banc de Kaan ?
Kaan’ın sırası pencerenin yanında(dır). > Le banc de Kaan est près de la fenêtre.
Sınıfta kaç pencere var? > Combien de fenêtres y a-t-il dans la classe ?
Sınıfta üç pencere var. > Dans la classe il y a trois fenêtres.
Pencereler nasıl? > Comment sont les fenêtres ?
Pencereler beyaz ve büyük. > Les fenêtres sont grandes et blanches.
Duvarın üzerinde ne var? > Qu'est-ce qu'il y a sur le mur ?
Duvarda pek çok resim asılı. > Il y a beaucoup d'images acrrochées sur le mur.
Duvarda başka ne var? > Qu'est-ce qu'il y a d'autre sur le mur.
Duvarda bir de yazı tahtası var. > Sur le mur il y a aussi le tableau noir.
Yazı tahtası nasıl? > Comment est le tableau ?
Yazı tahtası büyük. > Le tableau est grand.
Yazı tahtasının yanında ne var ? > Qu'est-ce qu'il y a près du tableau ?
Yazı tahtasının yanında bir lavabo var. > Près du tableau il y a un lavabo.
Musluklar nerede? > Où sont les robinets ?
Musluklar lavabonun üzerinde. > Les robinets sont au dessus du lavabo.
Musluklar kaç tane? > Combien de robinets ?
Musluklar iki tane. > Les robinets sont au nombre de deux.
Haritalar nerede duruyor? > Où sont les cartes géographiques ?
Haritalar sınıfın bir köşesinde duruyor. > Les cartes sont dans un coin de la classe.
Bunlar ne haritası? > Ce sont des cartes de quoi ?
Bunlar çeşitli ülkelere ait coğrafya haritaları. > Ce sont les cartes de différents pays.
Sınıfta başka ne var? > Qu'est-ce qu'il y a encore dans la classe?
Sınıfta bir de kitap rafları var. > Dans la classe il y a aussi des rayons de livres.
Raflar nasıl? Raflarda kitap var mı? > Comment sont les rayons ? Y a-t-il des livres dans les rayons ?
Raflar şimdi boş. Raflarda kitap yok. > Les rayons sont vides maintenant. Il n'y a pas de livres dans les rayons.
Raflar neden boş? Raflarda neden kitap yok? > Pourquoi les rayons sont-ils vides ? Pourquoi n'y a-t'il pas de livres dans les rayons ?
Çünkü tatil başlıyor, onlar tatile giriyorlar. > Parce que les vacances commencent, eux, ils partent en vacance (litt. ils entrent en vacances).
Kitaplar ne oldu? > Que sont devenus les livres ?
Öğretmen kitapları topladı. > Le professeur a ramassé les livres.
Yazı tahtasının yanında başka ne var? > Qu'est-ce qu'il y a encore près du tableau ?
Yazı tahtasının yanında öğretmen masası var. > Près du tableau il y a la table du professeur.
Peki, öğretmen masasının yanında ne var? > Eh bien, qu'est-ce qu'il y a près de la table de professeur ?
Öğretmen masasının yanında Türkiye haritası ile bir de takvim var. > Près de la table de professeur il y a une carte de la Turquie et un calendrier.
Türkiye haritası küçük mü? > La carte de la Turquie est-elle petite ?
Hayır, büyük. > Non, elle est grande.
Onların sınıfı nerede? > Où est leur classe ?
Sınıfları birinci katta. > Leur classe est au premier étage.
Erkin’in öğretmeninin adı ne? > Quel est le nom du professeur de Erkin ?
Erkin’in öğretmenin adı Doğu. > Le nom du professeur de Erkin est Doğu.
Öğrenciler Doğu öğretmeni seviyorlar mı? > Les élèves aiment-ils le professeur Doğu ?
Evet, öğrenciler Doğu öğretmeni seviyorlar? > Oui, les élèves aiment le professeur Doğu.
Doğu sevimsiz mi? > Doğu est-il antipathique ?
Hayır, o sevimli ve şakacı. > Non, il est sympathique et taquin.
Öğrenciler saat kaçta okula geliyor(lar)? > Quand les élèves arrivent-ils à l'école ?
Öğrenciler her gün saat sekizde okula geliyor(lar). > Chaque jour à 8h les élèves arrivent à l'école.
Sınıfa önce kim giriyor? > Qui entre d'abord dans la classe ?
Sınıfa önce öğrenciler giriyor. > Les élèves entrent d'abord dans la classe.
Öğretmen sınıfa ne zaman giriyor? > Quand le professeur entre-t-il dans la classe ?
Öğretmen sınıfa öğrencilerden sonra giriyor. > Le professeur entre dans la classe après les élèves.
Öğretmen sınıfa giriyor ve ne diyor? > Le professeur entre dans la classe et qu'est-ce qu'il dit ?
Öğretmen sınıfa giriyor ve öğrencilere “Günaydın” diyor. > Le professeur entre dans la classe et dit "Bonjour".
Onlar ne cevap veriyorlar? > Qu'est-ce qu'ils répondent ?
Onlar da öğretmene “Günaydın” diyorlar. > Eux aussi ils disent "Bonjour" au professeur.
Voir le profil du Babélien Envoyer un message personnel
orhan



Inscrit le: 15 Mar 2005
Messages: 526
Lieu: Turquie

Messageécrit le Saturday 08 Sep 07, 17:42 Répondre en citant ce message   

Les adjectifs et les pronoms possessifs:


jardin > bahçe

mon jardin > benim bahçem
ton jardin > senin bahçen
son jardin > onun bahçesi
notre jardin > bizim bahçemiz
votre jardin > sizin bahçeniz
leur jardin > onların bahçesi, onların bahçeleri





mes jardins > benim bahçelerim
tes jardins > senin bahçelerin
ses jardins > onun bahçeleri
nos jardins > bizim bahçelerimiz
vos jardins > sizin bahçeleriniz
leurs jardins > onların bahçeleri


Le mien>Benimki
Le tien>Seninki
Le sien>Onunki
Le nôtre>Bizimki
Le vôtre>Sizinki
Le leur>Onlarınki


Les miens>Benimkiler
Les tiens>Seninkiler
Les siens>Onunkiler
Les nôtres>Bizimkiler
Les vôtres>Sizinkiler
Les leurs>Onlarınkiler


Benim bahçem geniş(tir)>Mon jardin est large
Benimki geniştir>Le mien est large
Senin baban yaşlı değil(dir)>Ton père n'est pas vieux
Seninki yaşlı değildir
Onun teyzesi hasta(dır)>Sa tante est malade
Onunki hastadır
Bizim büyük annemiz genç(tir)>Notre grande-mère est jeune
Bizimki gençtir
Sizin büyük babanız terzi(dir)>Votre grand-père est tailleur
Sizinki terzidir
Onların dükkanı Kadıköy'de(dir)>Leur boutique est à Kadiköy
Onlarınki Kadıköydedir.


Benim memurlarım gururlu(dur)>Mes fonctionnaires sont orgueilleux
Benimkiler gururludur
Senin memurların fakir(dir)>Tes fonctionnaires sont pauvres
Seninkiler fakirdir
Onun öğrencileri burada değil(dir)>Ses élèves ne sont pas là
Onunkiler burada değil
Bizim evlerimiz uzakta(dır)>Nos maisons sont au loin
Bizimkiler uzaktadır
Sizin evleriniz yakında(dır)>Vos maisons sont tout près
Sizinkiler yakındadır
Onların evleri İzmir'de(dir)>Leurs maisons sont à İzmir
Onlarınkiler İzmir'dedir


Dernière édition par orhan le Wednesday 28 Nov 07, 22:41; édité 3 fois
Voir le profil du Babélien Envoyer un message personnel
Lezarvert



Inscrit le: 08 Nov 2006
Messages: 148
Lieu: Allemagne

Messageécrit le Sunday 09 Sep 07, 10:07 Répondre en citant ce message   

girmek = rentrer
gelmek = aller
gitmek = venir ?

Benim memurlarım gururlu(dur)>Mes fonctionnaires sont orgueilleux
->bizimkilerde. :mrgreen:
Voir le profil du Babélien Envoyer un message personnel
orhan



Inscrit le: 15 Mar 2005
Messages: 526
Lieu: Turquie

Messageécrit le Sunday 09 Sep 07, 10:51 Répondre en citant ce message   

Lezarvert a écrit:
girmek = rentrer
gelmek = aller
gitmek = venir ?

Benim memurlarım gururlu(dur)>Mes fonctionnaires sont orgueilleux
->bizimkilerde. :mrgreen:


gelmek>venir
gitmek>aller
bizimkiler de>les nôtres aussi

"de" quand il a le sens "aussi" il s'écrit séparément .
Voir le profil du Babélien Envoyer un message personnel
orhan



Inscrit le: 15 Mar 2005
Messages: 526
Lieu: Turquie

Messageécrit le Sunday 09 Sep 07, 17:30 Répondre en citant ce message   

Hayvanlar ve Kuşlar (Les animaux et les oiseaux)

Evcil hayvanlar insanlara yakın yaşarlar. (Les animaux domestiques vivent près de l'homme.)
Kedi evimizde sıcak bir yerde uyur. (Le chat dort dans notre maison dans un endroit chaud.)
Köpeğimiz genellikle bahçemizdedir. (Notre chien est généralement dans notre jardin.)
Tavuklarımız, horozlarımız, ördeklerimiz ve kazlarımız kümeslerindedir.
(Nos poules, nos coqs, nos canards et nos oies sont dans la basse-cour.)
At, eşek gün boyu tarlalarımızda çalışırlar. (Le cheval, l'âne travaillent toute la journée dans le champ.)
Gece ahırda uyurlar. (La nuit, ils dorment à l'écurie.)
Aynı şekilde, ineklerimiz, öküzlerimiz ağılda kalırlar. (De même, nos vaches, nos boeufs restent à l'étable.)
Sizin koyunlarınızla keçileriniz de bizim ağılda kalıyorlar. (Vos moutons et vos chèvres restent dans notre étable.)
Çünkü sizin ağılınız küçük. (Car votre étable est petite.)
Senin büyük baban hayvanları çok sever. (Ton grand-père aime beaucoup les animaux.)
Onun bir papağanı ve birçok balıkları var. (Il a un perroquet et plusieurs poissons.)
Balıkları güzel bir akvaryumdadır. (Ses poissons sont dans un bel aquarium.)
Papağanı benim adımı biliyor. (Son perroquet sait mon nom.)
Kardeşlerimle sık sık onları görmeğe gideriz. (Avec mes frères, nous allons souvent les voir.)
Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar. (Les animaux sauvages vivent dans la forêt.)
Kurt ve ayı inlerinde kalır. (Le loup et l'ours restent dans leurs cavernes.)
Kurt ulur, köpekler havlar, at kişner, kedi miyavlar, kuşlar öter. (Le loup hurlent, les chiens aboient, le cheval hennit, le chat miaule, les oiseaux chantent.)
Ben, doğal yaşamı seviyorum. (J'aime la vie naturelle.)


Dernière édition par orhan le Saturday 15 Dec 07, 21:20; édité 5 fois
Voir le profil du Babélien Envoyer un message personnel
Lezarvert



Inscrit le: 08 Nov 2006
Messages: 148
Lieu: Allemagne

Messageécrit le Sunday 09 Sep 07, 18:25 Répondre en citant ce message   

Kimileri sözleri anladım. Çevirmeyi bekleyorum.
Voir le profil du Babélien Envoyer un message personnel
orhan



Inscrit le: 15 Mar 2005
Messages: 526
Lieu: Turquie

Messageécrit le Sunday 09 Sep 07, 20:09 Répondre en citant ce message   

Lezarvert a écrit:
Kimileri sözleri anladım. Çevirmeyi bekliyorum.




Kimileri est pronom indéfini, mais, ici, il s'agit de l'adjectif indéfini.
Kimi sözleri anladım (ou mieux "Bazı sözleri anladım").


Vous pouvez dire aussi:

Kimilerini anladım
Bazılarını anladım
Voir le profil du Babélien Envoyer un message personnel
orhan



Inscrit le: 15 Mar 2005
Messages: 526
Lieu: Turquie

Messageécrit le Tuesday 11 Sep 07, 16:45 Répondre en citant ce message   

Questions et réponses:


Hangi hayvanlar bize yararlıdır? >Quels animaux nous sont utils ?
Bütün evcil hayvanlar bize yararlıdır> Tous les animaux domestiques nous sont utils.
Kedi nerede uyur? >Où dort le chat?
Kedi evde, sıcak bir köşede uyur> Le chat dort dans notre maison dans un endroit chaud.
Sizin kediniz var mı? >Avez-vous un chat?
Hayır, bizim kedimiz yok (Evet bizim kedimiz var) >Nous, nous n’avons pas de chat(Oui, nous avons un chat)
Köpegimiz genellikle nerededir? Où est généralement votre chien?
Köpeğimiz genellikle bahçemizdedir.> Notre chien est généralement dans notre jardin
Tavuklarımız, horozlarımız nerededir?>Où sont nos poules, nos coqs?
Tavuklarımız, horozlarımız kümeslerindedir. >Nos poules, nos coqs sont dans leur basse-cour.
At ne yapar? >Que fait le cheval?
At gün boyu tarlada çalışır > Le cheval travaille toute la journée dans le champ.
Eşek ne yapar? >Que fait l’âne?
Eşek de tarlada çalışır>L'âne aussi travaille dans le champ.
İneklerimiz nerede kalır?>Où restent nos vaches?
İneklerimiz ağılda kalır> Nos vaches restent à l'étable.
İnek bize ne verir?> Que nous donne la vache?
İnek bize süt verir>La vache nous donne le lait.
Koyun bize ne verir?>Que nous donne le mouton?
Koyun bize et, süt ve yün verir >Le mouton nous donne le lait et la laine.
Sütle ne yaparız?>Que faisons-nous avec le lait?
Sütü içeriz.>Nous buvons le lait.
Onların koyunları, keçileri nerede kalıyor? >Où restent leurs moutons et leurs chèvres?
Onların koyunları, keçileri bizim ağılda kalıyor.> >Leurs moutons et leurs chèvres restent dans notre étable.
Niçin onların koyunlarıyla keçileri bizim ağılda kalıyorlar? >Pourquoi leurs moutons et leurs chèvres restent dans notre étable?
Çünkü onların ağılları küçük.> Car leur étable est petite.
Onun büyük babası hayvanları seviyor mu?
Papağan ne yapar? Que fait le perroquet?
Papağan konuşur> le perroquet parle.
Papağan senin adını biliyor mu?>Est-ce que le perroquet sait ton nom?
Evet, papağan benim adımı biliyor >Oui, le perroquet sait mon nom.
Balıklar neredeler? >Où sont les poissons?>Où sont les poissons?
Balıklar akvaryumdalar> Les poissons sont dans l’ aquarium.
Vahşi hayvanlar nerede yaşarlar? >Où vivent les animaux sauvages?
Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar>Les animaux sauvages vivent dans la forêt.
Kurt ve ayı nerede kalırlar?>Où restent le loup et l’ours?
Kurt ve ayı inlerinde kalır> Le loup et l'ours restent dans leurs cavernes.
Kurt ne yapar? >Que fait le loup?
Kurt ulur> Le loup hurle.
Köpek de ulur mu? >Est-ce que le chien aussi hurle ?
Evet, köpek de ulur> Oui, le chien aussi hurle ?
At ne yapar? >Que fait le cheval ?
At kişner >Le cheval hennit
Kedi ne yapar? >Que fait le chat ?
Kedi miyavlar> Le chat miaule.
Siz de doğal yaşamı seviyor musunuz?>Est-ce que vous aussi, vous aimez la nature.
Evet, ben doğal yaşamı seviyorum>Oui, j’aime la vie naturelle.


Dernière édition par orhan le Monday 24 Dec 07, 16:50; édité 4 fois
Voir le profil du Babélien Envoyer un message personnel
orhan



Inscrit le: 15 Mar 2005
Messages: 526
Lieu: Turquie

Messageécrit le Thursday 13 Sep 07, 7:05 Répondre en citant ce message   

http://actor.loquendo.com/Actor7demo/default.asp?voice=Kerem

L'adresse pour la prononciation des phrases en turc.
Voir le profil du Babélien Envoyer un message personnel
orhan



Inscrit le: 15 Mar 2005
Messages: 526
Lieu: Turquie

Messageécrit le Saturday 15 Dec 07, 1:52 Répondre en citant ce message   

Aylar ve mevsimler

Yılın ilk ayı ocaktır: Bu soğuk bir aydır, çünkü bu bir kış ayıdır, şubat ve mart ayları gibi. Ocakta kar yağar ve soğuk bir rüzgâr eser. Kış bizim ülkemizde çok soğuk geçmez. Kuzey ülkelerinde kış aksine çok sert ve uzundur. Çok kere kar vardır. İnsanlar karda kayak ve buzda paten yaparlar. Gündüzler kısa ve geceler uzundur.
Evleri kömürle ya da odunla ısıtırız. Apartmanlarda kalorifer sistemi vardır. Her odada bir ya da iki radyatör bulunur. Köylüler tarlalarda çalışmazlar. Onlar evlerinde otururlar.
Şubat ayı 28 gündür, ama 4 yılda bir 29 olur. Mart ayında kırlarda ilk çiçekleri görürüz. Artık mevsim ilkbahardır. Mart ayı her zaman rüzgârlıdır. Nisan ayı "nisan şakası" ile başlar. Mart, nisan mayıs ilkbahar aylarıdır. İlkbahar güzel bir mevsimdir. Bu mevsimde hava harikadır. Tarlalar, çayırlar, ağaçlar, çalılıklar hepsi yeşildir. Armut, şeftali, kiraz ağaçları, çilekler, karpuzlar, kavunlar çiçek açar. Kırlarda, bahçelerde sonsuz bir yeşillik görülür. Bütün doğa uyanır. Kuşlar ötmeğe başlar; yuvalarını yaparlar. Hava ılık, gökyüzü mavidir.
Haziran, temmuz, ağustos yaz aylarıdır. Yazın hava sıcaktır. İnsanlar denize, dağa giderler. Tarlalarda buğday olgunlaşır. Köylüler ürün bol ve iyi ya da ürün az ve kötü derler. Onlar otu biçer ve kuruturlar. Pek çok meyve bu yaz aylarında olgunlaşır: kayısılar, erikler, kirazlar vb. Eylül ayında hava hâlâ sıcaktır. Yazın bittiğini, sonbaharın başladığını görürüz.
Sonbaharda havalar artık sıcak değildir; yağmur ve soğuklar başlar. Eylül, ekim, kasım sonbahar aylarıdır. Yapraklar sararır, dallardan düşer. Kır sarı ve çiçeksizdir. Köylüler tarlaları sürer ve tohumları toprağa serperler. Sonbaharın kendi meyveleri vardır: kavun, armut, nar, ayva ve kestane. Sonbahar zeytin mevsimidir. Zeytinler ve üzüm olgunlaşır ve toplanır. Öğrenciler okullarına giderler. Aralık ayıyla kış mevsimi ve soğuklar yeniden gelir.


Dernière édition par orhan le Sunday 23 Dec 07, 22:29; édité 1 fois
Voir le profil du Babélien Envoyer un message personnel
orhan



Inscrit le: 15 Mar 2005
Messages: 526
Lieu: Turquie

Messageécrit le Sunday 23 Dec 07, 22:26 Répondre en citant ce message   

Aylar ve mevsimler

Yılın ilk ayı ocaktır (Le premier mois de l’année est janvier) : Bu soğuk bir aydır(C’est un mois froid), çünkü bu bir kış ayıdır(car, c’est un mois d’hiver), şubat ve mart ayları gibi(comme les mois de février et mars). Ocakta kar yağar ve soğuk bir rüzgâr eser( En janvier il neige et souffle un vent froid). Kış bizim ülkemizde çok soğuk geçmez( l’hiver ne passe pas très froid dans Notre pays). Kuzey ülkelerinde kış aksine çok sert ve uzundur( Au contraire dans les pays du nord il est très rigoureux et long). Çok kere kar vardır(Souvent il y a la neige). İnsanlar karda kayak ve buzda paten yaparlar(Les gens font du ski sur la neige et patinent sur la glace). Gündüzler kısa ve geceler uzundur(Les jours sont courts et les nuits sont longues). Evleri kömürle ya da odunla ısıtırız(Nous chauffons les maisons avec le charbon et le bois). Apartmanlarda kalorifer sistemi vardır(Dans les immeubles il y a le système central). Her odada bir ya da iki radyatör bulunur(Dans chaque chambre il y a un ou deux radiateurs). Köylüler tarlalarda çalışmazlar(Les villageois ne travaillent pas dans les champs). Onlar evlerinde otururlar(Ils restent dans leurs maisons).

Şubat ayı 28 gündür, ama 4 yılda bir 29 olur(Le mois de février a 28 jours, mais une fois tous les 4 ans il est 29). Mart ayında kırlarda ilk çiçekleri görürüz (Au mois de mars nous voyons dans la campagne les premières fleurs). Artık mevsim ilkbahardır (Maintenant la saison est le printemps). Mart ayı her zaman rüzgârlıdır (Il y a toujours du vent au mois de mars). Nisan ayı "nisan şakası" ile başlar(Le mois d’avril commence avec le poisson d’avril). Nisan mayıs haziran ilkbahar aylarıdır(Les mois de mars, de mai et de juin sont les mois de printemps). İlkbahar güzel bir mevsimdir(Le printemps est une belle saison). Bu mevsimde hava harikadır (Le printemps est une saison agréable). Tarlalar, çayırlar, ağaçlar, çalılıklar hepsi yeşildir(Les champs, les prairies les arbres, les buissons sont tous verts). Armut, şeftali, kiraz ağaçları, çilekler, karpuzlar, kavunlar çiçek açar(Les poiriers, les pêchers, les cerisiers, les fraises, les pasteques, les melons fleurissent). Kırlarda, bahçelerde sonsuz bir yeşillik görülür (Dans la campagne, dans les jardins on voit une immense verdure). Bütün doğa uyanır (Toute la nature s’éveille). Kuşlar ötmeğe başlarlar (Les oiseaux commencent à chanter); yuvalarını yaparlar (Ils font leurs nids). Hava ılık, gökyüzü mavidir (L'air est doux, le ciel est bleu).
Haziran, temmuz, ağustos yaz aylarıdır (Juin, juillet et août sont les mois d’été). Yazın hava sıcaktır (En été il fait chaud). İnsanlar denize, dağa giderler (Les gens vont à la mer, à la montagne). Tarlalarda buğday olgunlaşır (Dans les champs les blés mûrissent). Köylüler ürün bol ve iyi ya da ürün az ve kötü derler (Les paysans disent: la production sera bonne et abondante ou faible et de mauvaise qualité). Onlar otu biçer ve kuruturlar (Ils fauchent l’herbe et la font sécher). Pek çok meyve bu yaz aylarında olgunlaşır (Plusieurs sortes de fruits mûrissent dans ces mois d’été): kayısılar, erikler, kirazlar vb. (Les abricots, les prunes, les cerises etc.) Eylül ayında hava hâlâ sıcaktır (Au mois de septembre il fait encore chaud). Yazın bittiğini, sonbaharın başladığını görürüz (Nous voyons finir l’été, commencer l’automne).

Sonbaharda havalar artık sıcak değildir (En automne il ne fait plus chaud); yağmur ve soğuklar başlar (la pluie et le froid commencent). Eylül, ekim, kasım sonbahar aylarıdır (septembre, octobre, novembre sont les mois d’automne). Yapraklar sararır, dallardan düşer (Les feuilles jaunissent, les branches tombent). Kır sarı ve çiçeksizdir (La campagne est jaune et sans fleurs). Köylüler tarlaları sürer ve tohumları toprağa serperler (Les paysans labourent les champs et sèment les grains sur le sol). Sonbaharın kendi meyveleri vardır (L’automne a ses propres fruits): kavun, armut, nar, ayva ve kestane (melons, poires, grenades, coings et châtaignes). Sonbahar zeytin mevsimidir (L’automne est la saison de l’olive). Zeytinler ve üzüm olgunlaşır ve toplanır (Les olives et le raisin mûrissent et sont cueillis). Öğrenciler okullarına giderler (Les élèves vont à leurs écoles). Aralık ayıyla kış mevsimi ve soğuklar yeniden gelir(Avec le mois de décembre la saison d’hiver et les froids viennent de nouveau).
Voir le profil du Babélien Envoyer un message personnel
Montrer les messages depuis:   
Créer un nouveau sujet Répondre au sujet Forum Babel Index -> Forum des langues turques Aller à la page Précédente  1, 2
Page 2 sur 2









phpBB (c) 2001-2008